Kitap kurdu oldum ben.. Evde yatıp, okuyorum.. Kapı, pencere de açık.. Azıcık esinti olunca iyicene keyfim yerine geliyor.. Bu ara yapmayı en çok sevdiğim şey bu.. Tabii ki içecek birşeyler de lazım, soğuk-sıcak farketmez..
______
Önce yoldakilerden bahsedeyim..
Koloni, Jean-Christophe Grange'nin son romanı.. Benim için beklenen roman, çünkü bu yazar beni hiç yanıltmadı. Eğer polisiye roman seviyorsanız kefilim ben, güzeldir kesin..
Puslu Kıtalar Atlası, çok merak ettiğim bir İhsan Oktay Anar kitabı..
Ve de Kumral Ada Mavi Tuna, Buket Uzuner'in okumayı ertelediğim kitaplarından biri.
Okuduktan sonraki düşüncelerimi de yazarım tabii ki..
***
Şimdi gelelim okuduklarıma..
Başucumda Müzik yıllardır okumayı ertelediğim br kitaptı. Ne zaman istesem, araya başka bir kitap girdi. Okuyup, bitirdikten sonra çok ayıpladım kendimi.. Çünkü çok geç kalmışım gerçekten ve kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum, benim gibi erteleyenler varsa..
***
Bin Muhteşem Güneş için söylenecek çok şey var aslında ama ben sadece "mutlaka okuyun!" diyorum. Uçurtma Avcısı'ndan daha çok etkiledi beni, belki de içinde kadınlar olduğu içindir, kim bilir..
Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşisf:225
***
İkinci Şans çik-lit bir roman. Ne zamandır bu türü okumak istiyordum. İkinci Şans'a bir şans verdim :) İyi ki de vermişim, sabahtan beri elimde, güzel.. Çik-lit nedir? diyenler için şuradaki yazı süper. Hatta buraya da koyayım.
Bir kere okuduğunuz için eğilip bükülmenizi gerektirecek bir tür değildir. Ucuz ve aptal değildir. Büyük anlatıları olan ve yüce sanata hitap eden bir tür değildir ama büyük amaçlara hizmet eden ve tadına varabilecek herkese kapısı açık olan, kapısı her olasılığa açık bir eylem alanıdır. Resmen feministtir. Sık sık slogan atar, içerdiği feminizm ete ve kana bürünmüş, nefes alan bir hayat gerçeğine dönüşmüştür. Yani çirkin, itici ve bakımsız değil, cazibeli, pratik ve vazgeçilmezdir. Dedikodu yasaldır bu türde. Kimse 'hiç sevmem' kılıfı geçirmez üzerine. Nefis hikâyeler vardır. Her biri gerçek hayattan cımbızlanan ve dalgasını geçen skandallarla bezenmiştir. Neredeyse her kadının içindeki, özellikle de şehirli kadının içindeki tüm infilak alanlarından beslenir. Sayısız g noktası vardır ve bu g noktalarını biz kadınların zaafları belirler. Kelime olarak 'chick literature', yani 'piliç edebiyatı' kökünden gelir 'şık literature-edebiyat' olarak nüansalandırılabilir. Çünkü yer yer kokoşluk da içeren bir stil hali mevcuttur. Genç ve genç hisseden kadınlar için, tamamen onlar tarafından tüketilmek üzere üretilir. 90'ların başından itibaren edebi cenderelerini söküp atan, pratik zekâlı kadınlar tarafından her yıl onlarcası yazılmıştır. Patlama noktası elbetteki Bridget'in malum günlükleri olmuş ve içeriğindeki mizahın kalitesi ve dozuyla milyonlarca kadını peşine takmıştır. Erkek egemen espri üretim merkezlerine kadının yaptığı istilanın adıdır çik-lit. Yeni kadının gerçek yüzünü acısı ve tatlısıyla sergilediği, her kadın kadar teşhirci ve değerli, derin ve şaşırtıcı acayip bir şeydir. Yazarlarının her biri dil ustasıdır. Feci dansöz, şeker virtüözdür. Tüm duyargalar açıktır ve buna karşın beklenmedik cümleler beklenmedik anlarda kuruluverir. Malum, basiti yakalamak zordur. Ve işte çik-lit de şu an dünyanın tüm metropollerinde yaşadığımız hayatkadar 'basit' ve 'uyarıcı'dır.