Cuma günü öğlen eğitim bitince trenle Barcelona'ya geçtik. Ave
treni ile 2.5 saatte ulaştık Barcelona'ya. Çok rahattı yolculuk, kararsız
kalanlar varsa tavsiye edebilirim. Madrid'den Atocha istasyonundan hareket
ediyor tren, biletleri de online almıyorsanız yine bu istasyondan alıyorsunuz.
Bunu da ek bilgi olarak yazayım. Şurada Madrid-Barcelona tren ulaşımı ile ilgili
ayrıntılı bilgiler var. Barcelona'da kaldığımız otel La Rambla'da, Drassanes
metro durağına çok yakındı. Çok kolay bir şekilde ulaştık otelimize.
Bu su şişeleri
çok şirin diye alıp alıp su içtim. Ambalaj sever olmak bunu gerektirir
çünkü ^^
.
O gün otele
yerleştikten sonra çevreyi tanımak için La
Rambla üzerinden önce limana
doğru yürüdük. Colomb Heykeli,
sonrasında liman ve Maremagnum alışveriş merkezini gördük. Artık
akşam olması ve havanın soğumasıyla kendimizi Maremagnum'a attık.
Yemek yedik, biraz mağazaları dolaştık.
Yemek yedik, biraz mağazaları dolaştık.
Bu kez La Rambla'nın başlangıç noktası olan Plaça Catalunya'ya yürüdük.
Hava maalesef Madrid'de olduğu gibi cömert değildi bu kez, oldukça serindi.
Pes
etmedik tabi..
Ertesi gün
sabah erkenden metro ile bitmeyen kilise Sagra da Familia'ya
gittik. Önceden bilet almadığımız için biraz bilet kuyruğu bekledik ama mevsim
itibariyle çok sıra yoktu. Nisan-Eylül arası gidecekler online bilet alsalar
iyi olur. Kulelerde tadilat olduğu için çıkamadık, ancak içeride ağzımız açık
izledik etrafı. Gaudi gerçekten çok büyük ve farklı bir sanatçıymış. Kilisenin
her bir detayı müthiş. İsa'nın doğuşundan, meyve ve hayvan figürlerine, değişik
sayılara, vitraylardaki ışık kırılmalarına, dev kiliseyi ayakta tutan ağaç
şeklindeki kolonlara hayran kaldım.
Sonraki hedefimiz Gaudi'nin diğer eserlerini de görmekti. Metro veya
taksi kullanabilirdik ama yürümeyi tercih ettik.
Yaklaşık yarım saatlik bir
yürüyüşten sonra ulaştık ilk hedefimize.
Casa Mila (La
Pedrera), Gaudi'nin zengin bir aileye yaptığı apartman.
Müthiş
ayrıntılarla dolu, tam bir Gaudi şaheseri.
Teras, odalar,
mobilyalar o zamanın şartları da düşünülünce tek kelime ile mükemmeldi.
Mimaride keçiboynuzundan ya da bal peteğinden ilham almak herkesin harcı olmasa gerek.
Casa Mila'nın
terasından Sagra da Familia
Casa Mila ile bir
diğer Gaudi eseri Casa Battlo arası çok yakın. Ayrıca bu iki evin olduğu cadde
Passeig de Gracia'da bir sürü lüks mağaza var.
Keyifli, hareketli bir
cadde.
Casa Battlo'ya
zamansızlıktan giremedik maalesef ama balık sırtı şeklindeki çatısı ile ilgi
çekiciydi. Girse miydik falan derken vazgeçtik, çünkü gerçekten zamanla
yarışıyorduk.
Casa Battlo'dan
yürüyerek Plaça Catalunya'da oldukça yakındı. Hızlı bir yemek molasından sonra
yeniden yollara koyulduk.
(La Rambla'da yedik yemeği, çok takılmadık iyi bir
yer vs. olacak diye ama güzeldi, Bar Nuria ya da ben çok acıkmıştım*-*)
Barrio Gotico,
Plaça de Reial, El Born, Barcelona Katedrali, Picasso Müzesi öğleden sonraya
bıraktığımız, birbirine bağlanan yerlerdi.
Bol bol yürüdük, yağmurun yağmıyor
olmasına sevindik.
O günün akşamı
Plaça de Reial'deki Los Tarantos'da Flamenco Show izledik.
30 dk. lık bir
performans. 20:30-21:30-22:30'da 3 seans var. Giriş 10 euro.
Muhteşemdi!
Gotik sokaklar çok eğlenceliydi. Keşke 1-2 gün fazla zamanımız olsaydı
demekten alamadım kendimi ama zamanı iyi değerlendirdik diye düşünüyorum.
Pazar sabah son
kez La Rambla'yı, ara sokakları turladık. Liman'da oturduk ve ayrılma vakti
geldi. Barceloneta ve
Park Güell'i gezmeden Barcelona'ya gitmiş sayılır mıyız bilmiyorum ama o iki
yer aklımda kalmadı değil.
Sırada La
Boqueria var.
0 yorum:
Yorum Gönder