MART

26.3.16

Mart ayı, kardeşimin doğum günü sebebiyle zor başladı benim için. O gün yine anne babamın yanındaydık. 7 Temmuz'dan beri  hergün zor ama bazı günler daha da zor ve o günleri atlatmak, öncesinde nasıl geçeceğini düşünmek hem daha çok yıpratıyor, hem daha çok güçlendiriyor sanki. Garip duygular...
Keşkelerle dolu bir gündü benim için 6 Mart.
Keşke böyle olmasaydı, keşke 27. yaşını ve nicelerini kutlayabilseydik... 
.
Sonraki günler yine hızlı ve kendi rutininde geçerken 13 Mart patlamasıyla derinden sarsıldık bir kez daha... Kızılay'da, 1 saat öncesinde geçtiğimiz yerde, kaybettiğimiz gençlerin yaş ortalamasının 16 olduğu korkunç bir katliam! Bütün o endişeli halimize eklenen duygu korku oldu o günden sonra.
19 Mart İstiklal patlamasıyla da bu duygu katmerlendi. Nefret, endişe, çaresizlik, korku, güvende hissetmeme... Bir gün iş çıkışı, yolda yürürken, durakta, metroda, otobüste, yemek yerken sıramız gelecek hissi berbat. Nasıl atlatırız bilmiyorum. Kişisel olarak ben hiç iyi hissetmiyorum kendimi ve zaten kaygı düzeyi yüksek biri olarak her an korkuyorum. Bu hisle yaşamaya çalışmak gerçekten çok zor.
Baharın güzellikleriyle umutlanacağımız günleri yaşamak varken gündemimizin hep savaş ve başka başka kötülükler olması o kadar acı ki... Oysa hava hafif hafif ısınmışken biraz yürümek, üşüyünce gidip bir yerlerde kahve içmek, dışarıda değilsek evimizde huzurla vakit geçirebilmek, saçma şeylere gülmek, telefonda büyüklerimizle konuşurken endişeli seslerini duymamak zor olmamalı öyle değil mi?

OCAK | ŞUBAT

Ocak ayı çoğunlukla ailemin yanında geçti. Fırsat bulduğum her an oradayım zaten. Onları mutlu etmek artık yaşama gayelerimden biri. Bazı anlar gerçekten çok zor hala ve uzun zaman geçse de zor olacak. Hep birlikte üstesinden gelmeye çalışıyoruz.
Şubat ayının başında küçük bir Antalya kaçamağı yaptık. Kışın Antalya çok benlik değilmiş ama bol bol kitap okuma ve dinlenme fırsatı bulmuş oldum. 
* Mucize | R. J. Palacio, çok naif, çok çabuk okunan, içinde pek çok güzel duyguyu barındıran bir kitaptı. Severek okudum. 
* Seyrak Yağmur | Barış Bıçakçı, kısa olmasına rağmen beni çok yoran bir kitaptı. Sevemedim ben. 
* Kadınsız Erkekler | Haruki Murakami, yazarın okuduğum ilk kitabı. 7 adet öyküden oluşan bir kitap ve ben öykü kitaplarını çok tercih etmiyorum. Çünkü tam bir öyküye kendimi vermişken bitip, yenisinin başlamasını sevmiyorum. Yeniden adapte olmak zor geliyor, ancak bu kitapta bunu yaşamadım ve severek okudum hikayeleri. 
Diğer iki kitabı okumadım henüz. 
.
17 Şubat'ta Genelkurmay Başkanlığı'nın yakınında patlama oldu. Mesaisi biten, 1 saat içinde sevdiklerinin yanında olmayı bekleyen insanların korkunç bir şekilde yaşamlarını yitirmesi ne hafızamızdan silindi, ne kalbimizden. O günden sonra da endişe, kaygı hiç bitmedi.