KISA KISA BEN, BONNY FOOD, BAYKUŞ

26.1.10

Annemdeyim ben. Dün çok sıkıcı, çok soğuk, çok uzun bir yolculuk sonrası geldim. 1 hafta buradayım ve eve girdiğim an itibariyle besiye çekilmeye başlandım. Sanki çok ihtiyacım varmış gibi davranıyor annem.
***
Kış gelmiş, bugün anladım nihayet. Dışarıdan geleli, 2 saat olacak neredeyse ama kulaklarımı hala daha hissetmiyorum. Dondum resmen..
***
Halama gittik bugün. 2 aydır kanser tedavisi görüyor. Normalde halamla çok iyi anlaşamam ben. Değişik bir insandır, herkes bilir. Sorsalar halamı sevmem derim mesela ama bugün kötü hissettim kendimi. Onu öyle çaresiz, pişman görünce ağlayasım bile geldi. Şu an tedavi görüyor, iyi de gidiyor tedavisi. Yine de hastalığı kabullenemiyor her insan gibi, bir anda tüm hayatı değişti ve neden böyle oldum demeye başladı. Dedi ki "zamanında çok kötülük ettim, cezasını çekiyorum." Bir insanın kendine ve karşısındakine bunu itiraf etmesi ne kadar acı. Hastalığın sebebi elbette bunlar değil, hepimizin başına gelebilir ama pişmanlık böyle kötü zamanlarda ortaya çıkıyor, insanın aklını başına getiriyor ki öyle kötülük falan da yapmadı. Sadece çok huysuzdur. Babam hep der; iyi insan olun diye.. Çok doğru, hayatta herşey gelip geçici.. İyi olmak, iyi olarak anılmak insanın hem kendine, hem başkalarına vereceği en güzel hediye..
***
Konular arası geçişler alakasız ama bugün Bonny Food ile eşime güzel bir sürpriz gönderdim. Birkaç gün önce vermiştim siparişi, ben yokken sürpriz olsun diye. Bugün ulaşmış ve çok beğenmiş. Keki çok lezzetliymiş. Bir tanesini benim için ayırıp, buzluğa atacak. Gidince bakacağım tadına :) Ben Yass'dan duymuştum ve test edip onaylamış oldum böylece. Tavsiye ederim, özellikle erkeklere güzel bir jest bence. Yenilebilir çiçek, daha ne olsun ^_^
***
Tatil gelince yeni şeyler yapacağım keçelerimden diyordum ama şimdiden tüm günlerin planları yapıldı. Aralarda da biriken siparişlerimi yapıyorum. Keçe taçlar tahminimden çok daha fazla ilgi gördü ve benim de çok hoşuma gitti bu durum. Uğraşınca gerçekten içime sinen modeller çıkıyor ortaya ama taklitleri de çoğalıyor. Bu durum çok canımı sıkıyor aslında. Aynı şeyi düşünmüş olamaz mıyız cümlesinden nefret ediyorum. Aynı şeyi sürekli düşünmek olmaz. Tesadüfler bir olur, iki olur ama üçüncü de art niyet ararım ben. Milyonlarca figür var. Olmayanı yap sen de.. Neden aynısı? Ben bir şey yapmaya karar verince bakıyorum Pasaj'daki ürünlere; sırf aynısını yapmamak için. "Çiçek her yerde çiçektir, aynı olabilir" kesinlikle bahane değil. Neyse bu konuda çok kızgınım ama muhattap da olmak istemiyorum. Nasılsa kendilerini biliyorlar..
Baykuş tacımla selamlıyorum onları. Fotoğraf da net, yapması kolay olsun!
İşte böyle.. Garip bir yazı oldu, oradan buradan ama olsun..
Birazdan anneanneme gideceğim; mis yemekler ve kocaman bir aile topluluğu beni bekler ;)

NERGİS

21.1.10

Bir günde 10 saat otobüs yolculuğu yapmak pek zevkli değil, ertesi gün iş varken hiç değil!
Ankara'ya gitmiş olmak bile değiştirmiyor bunu. En güzel yanı işlerimi hallettim.
Ödül olarak da kendime nergis aldım :)
En sevdiğim çiçektir. Hem ismini severim; hem kokusunu, hem rengini..
Beyaz, sarı, yeşil ne kadar uyumlu..
Keşke her mevsim olsa..

PEYNİRLİ BİSKÜVİ

12.1.10

Anne bisküvisi :)
Çok kolay, deneyin!
Annem yapardı, okuldan gelince yerdim ben de.. O zamanlar zor bir şey gibi gelirdi ama o kadar kolaymış ki.. Malzemesi az, hazırlaması basit, pişirme süresi kısa.. ee daha ne olsun ama değil mi?

1 çay bardağı sıvı yağ,
margarinin 1/4'ünden bile azı
2 yumurta (birinin sarısını ayırıyoruz)
1 kabartma tozu
1 kibrit kutusunun 3 katı büyüklüğünde beyaz peynir (bu da isteğe bağlı aslında; ne az ne çok olacak)
Aldığı kadar un (hamur biraz cıvık olacak, ben yaklaşık 1,5-2 su bardağı kullandım sanırım)

Malzemeleri karıştırıp, cevizden birazcık büyük toplar yapıyoruz. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp, çörek otu serpiştiriyoruz. 180 derecede 25-30 dk. pişiriyoruz.

İşte bu kadar.. Şimdiden afiyet olsun ;)

İYİ Kİ..

10.1.10

İyi ki doğdun sevgilim..
İyi ki benimlesin..
İyi ki alakasız zamanlarda evin içinde seni seviyorum diye yükselen sesin var..
İyi ki yanımda olduğun her an huzur içindeyim..
İyi ki bu kadar sevgi dolu ve düşüncelisin.. {Kaç sevgili, eve gelirken sürfile makası getirir ki? :)}
İyi ki hergün, akşam olsa da kavuşsak diyoruz..
İyi ki beni her konuda yüreklendiriyorsun, destekliyorsun..
İyi ki varsın hayatımda.. hep ol.. birlikte uzun, mutlu, sağlıklı bir yaşamı paylaşalım..
Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun zaten ama buradan da söylemek istedim ben.
Herşeyi kayıt altına alıyorum ya, bu da yüzbininci kez kayıtlara girsin.
Seni seviyorum!

TAÇLARIM

5.1.10


Ne zamandır burada keçelerimi yayınlamıyordum.
Yeni sayılan taçlarımla bu duruma son veriyorum.
 
Taç yapmak da en az anahtarlık ve broş yapmak kadar eğlenceliymiş.
Modeller doğaçlama ortaya çıkanlar;
ama resimleri yüklerken farkettim ki, biri dışında hepsinin bir yerine kalp iliştirmişim.
İçimden taşıyor sevgim ^_^
 

 Bunlarda gri hırkama yaptığım kedili zincirli broşun değişik versiyonları.
Köpekli olan Haydins'in isteği üzerine ortaya çıktı.
Diğerinin fikri de anneme ait :)



Hepsi ve daha fazlası Pasaj'da ve diğer blogumda ;)

OCAK GÜZEL BAŞLADIN

3.1.10

2010'un ilk yazısına 3.gün ancak sıra geldi ama ben salıdan beri günlerin nasıl geçtiğini anlamadım. Salı sabah annem ve babam geldi; az önce gittiler. Gelmelerini ve gitmelerini hatırlıyorum, arada geçen zaman rüya gibi oldu. Genelde evdeydik, ara sıra dışarı çıktık. Ev 'anne eli değmiş gibi'  sözünü tam anlamıyla yaşadı. Sanki daha bir ev gibi oldu. Mutfaktan sürekli güzel kokular geldi. Perdeler yıkandı. Benim üstünde durmadığım ince işler yapıldı. Okuldan geldiğimde çay yanında sevdiğim bir şeyler hazırdı. Yeni yılı tam bir aile saadeti içinde karşıladık. Şimdi ise öksüz gibi kaldık ve ben bu duruma hiç alışamıyorum. Onların buradan gitmesi ya da benim oradan ayrılmam ne zaman sırıtarak olacak merak ediyorum.
İşte böyle..
***
Cumartesi günü havanın güzel olması bahanesiyle Ürgüp'e gittik.
Sezon bitik, çoğu esnaf dükkanlarını kapatmış.
Yaz kadar tadı olmasa da biraz gezindik, bir şeyler yedik ve annemlere giderken yakınlara götürmeleri için buraya has şeyler aldık.
Ben de birkaç fotoğraf çektim.
Buralarda üzüm bağları pek çok.
Dolayısıyla şarap, üzüm, pekmez ve onlardan yapılan şekerleme ve kuruyemişler  meşhur.
Köftür bu taraflara has bir lezzet. Pekmeze un ilave edilip pişiriliyormuş. Lokumun daha peltemsi ve şeker katılmamış hali. Pekmezden dolayı çok tatlı.
Fabrikasyon olmayan, köylülerin evde yaptıkları sofra şaraplarını sattıkları dükkanlar var.
Şişeler o dükkanların birinin önünden..
Bunlarda antikacılar ve el emeği ürünler satan dükkanlardan.
Bu tarz dükkan da bir sürü ama pek çoğu kapatmış.
 Havalar ne kadar iyi olsa da yaz gibi renkli değildi sokaklar.
Daha güzelleri yaza artık..
Fazladan birgün tatil yapmak ne iyi oldu.
Dinlendik iyice; ama yarın zor olacak.
Herkese iyi haftalar..