GÜNLÜK

29.4.09

Dünü saymazsak, herşey güzel gidiyor bugünlerde. Dönüşe 2 hafta kaldı. Valizlerimizi bile hazırladık. 2 haftalık kıyafetimiz dışarıda bir tek. Valizleri toplu görünce, mutluluğum katlanıyor sanki. Yine de her zamanki gibi ikilemler yaşıyorum ruhumda. Durup dururken hüzünleniveriyorum. Şurayı bir daha görmeyiz artık ya da şuraya da gidelim son bir defa diyorum. Sonra hani sevmiyordun, hani gitmek istiyordun, bu ne şimdi diye kızıyorum kendime. Dün sık sık gittiğimiz kahvecide çalışan çocuk, biz söylemeden hazırladı kahvemizi. Çünkü tanıyor artık bizi, hep aynı kahveyi, hep aynı boy bardakta aldığımızı biliyor.

İnsan istemese bile alışıyor kurduğu düzene. Mesela toplanmak çok kolay olmadı. Hiç eşya almadığımızı sanıyorken, bir sürü şey almışız ve iyiden iyiye yerleşmişiz. Dolap dökülünce ortaya, bunların hepsi nasıl gidecek telaşına düştük. Eşimin kitapları çok fazla, bir kısmını gönderdik Türkiye'ye. Yine de 22,5'ar kg.dan 4 büyük valiz, 18'er kg.dan 2 küçük valiz ve 2 dizüstü bilgisayara sahibiz. Pek eğlenceli bir yolculuk olmayacak kanımca :)

Çok fazla kıyafet almadım buradan ama 11 çift ayakkabı almışım. Üstelik hiçbiri ömürlük değil. Yani olur ya herşeyle giyerim falan deriz. Hiçbiri öyle değil. Genellikle günlük ve yazlık ayakkabılar. Her biri kutuya girince, yer kaplıyorlar haliyle. Ne zorun vardı derseniz ucuz olmasına kandım :p
Sonra bir de başımızda domuz gribi virüsü var ve Las Vegas Meksika sınırına yakın sayılır. Nüfusunun yarıdan fazlası Meksikalı. Her türlü iş alanında Meksikalılar çalışıyor. Virüsün solunum yoluyla bulaşması ve Meksika'da görülmesi, herkese şüpheyle yaklaşmamıza sebep oluyor haliyle. Sürekli elimizi yıkıyoruz, kendimizce önlem alıyoruz. Umarım daha fazla yayılmadan ve çok daha ciddi boyutlara ulaşmadan çözüm bulunur.
Arkadaşlar son olarak, Anıtkabir Özel Defteri, elektronik ortamda tüm vatandaşlara açılmış. Siteye kayıt yaptırıp, deftere yazı da yazabiliyorsunuz. Ayrıca Anıtkabir'i üç boyutlu olarak da gezebilirsiniz.

19

24.4.09

Günlerim yoğun ama eğlenceli geçiyor. Hava çok sıcak artık. Eve yorgun geliyoruz, kolumu kaldırmaya halim kalmıyor. Blogları okuyorum mutlaka ama kendi bloguma gelince tık yok. Birşey yazmak gelmiyor içimden nedense.. En iyisi yaptıklarımı paylaşayım. Aslında keçelerimle de çok ilgilenmiyorum. Türkiye'de fırsatım olmaz, burada yapabildiğim kadarıyla yapayım diye düşünüyordum aslında olmadı. Çünkü işin içine zorunluluk girince sıkılıyorum ben yaptığım şeyden. O yüzden canım istedikçe yapıyorum. İlhamın da pek uğradığı söylenemez. Etsy'den yardım alıyorum bende ;)
***
~Broş~


~Toka~



~Anahtarlık~

~son 19 gün..

BUGÜN 23 NİSAN.. HEP NEŞE DOL~M~UYOR İNSAN!!

23.4.09

~Bir Yılmaz ÖZDİL yazısı~

:)

17.4.09


Yine cuma oldu.. Günlerim hızlı ve güzel geçiyor. Öyle olunca yüzüm gülüyor. Evde olduğumda uğraşıyorum yine keçelerimle. Çoğaldılar, başka bir yazıya saklıyorum onları.. Şimdilik sadece Bergenle selamlıyoruz sizleri :) Aslında kalplerden oluşan, sevgi dolu bir yaka iğnesiydi kendisi ama son bir değişiklikle 'Arabeskin Kraliçesi Bergen' oluverdi :) Evet çok yaratıcıyım, belki de iğrencim :p Sonra okudum da, bu Bergen ne zulüm çekmiş kocasından, üzüldüm..

KISA KISA

12.4.09

Benim yaşadığım ya da yaşama ihtimalimin olduğu şehirlerde neden deniz yok Allahım? Çok seviyorum, mis gibi deniz kokusu eşliğinde oturmayı, kahvaltı yapmayı, sohbet etmeyi..
Hadi deniz neyse, burada çay bahçesi kültürü de yok haliyle.. Onlarca Starbucks'ın bir tanesinin bile manzarası yok. Şöyle böyle olanlarını bile görmedim. Hep görmek istemeyeceğimiz caddelere ya da dükkanlara bakıyor. Zaten dışarıda masa sandalye olan çok az. Ben istiyorum ki, birşey yiyeyim, gazete okuyayım.. Birşeyler yiyeyim demişken simit yemeyi özledim :p Neyse herşey bir an önce yapılmaya endeksli.. Yaşam çok hızlı ama kolay.. Neredeyse tüm faaliyetler arabanın içinde oluyor. Mesela Drive Thru ATM bile var. Bu kadarına da yuh diyorum ben. Para çekmek/yatırmak için ne kadar enerji harcayabilir ki bir insan.. Yok, illa arabadan inmeyecek..
Amerika'nın başka şehirlerinde eminim çok güzel yerler vardır da şans işte.. Resimlerini paylaştığım otellerin, kumarhanelerin olduğu büyük cadde dışında kalan yerlerin çoğu para etmez. Çöl iklimi sonuçta :) Gitme vakti yaklaşıyor ya, nasıl da çamur atıyorum :p Yalan değil ama, sevmiyorum burayı!!
Havalar düzelince evde olmaktan sıkılıyor insan. Şuan tam bir bahar havası var ama benim istediğim tarzda gidebileceğimiz bir yer yok.. Gerçi bugün olsa da bir yere gidemeceğiz. Yarın önemli bir gün.. Eşimin tez savunması var. Biliyorum güzel geçecek ama ufak da olsa heyecan var.. En iyisi ben keçelerimin başına geçeyim. Keçe demişken, o kadar çok eşyam var ki, nasıl gideceğiz biz. İyiden iyiye yerleştik.. Yavaş yavaş toplanmaya başlamakta fayda görüyorum :) Bir an önce evimizi kurmayı hayal ediyorum bu aralar. Bize ait eşyalar istiyorum. 

KEÇE TOKALAR

8.4.09

Keçeden tokalar yapmaya hızlı bir şekilde başladım.
Aşağıda görülen 9 toka "Nazo's Mood Series" ın ilk parçaları ;) İçinde bulunduğumuz ruhsal durumları anlatıyorlar.
1. Sad / Üzgün
2. Lover/ Aşık
3. Scared / Korkmuş
4. Tired / Yorgun
5. Timid / Utangaç
6. Impish / Yaramaz
7. Angry / Sinirli
8. Happy / Mutlu
9. Goofy / Saf
Yukarıdaki şekli daha net. Şuan toka olarak tasarladım ama aynılarının broşları da olacak.
***
Bunlar da diğer tokalar..
Arkaları aşağıdaki şekillerde. Tel toka kullandım. French clip denilen tokadan sipariş etmeyi düşünüyorum. Büyük modeller onunla daha güzel olacak kanımca. Bir de her bir tokanın broşu da mevcut olacak. Dileyen dilediğini kullanır.

Arkası başka gün ;)

PAZAR PAZAR PARİS

6.4.09

Bugün daha önce gezme fırsatımız olmadığı için Paris Otel'e gittik. Eyfel Kulesi'nin imitasyonunu her zaman görüyoruz. Strip'in tam ortasında ve gerçeği kadar heybetli.
Kule'nin bir katında güzel ve lüks bir restoran var. En tepeye ise çıkış ücretli. Sanırım bir kilise varmış, evlenmek isteyenler için. Tematik otellerde kiliseler mevcut zaten. Evlenmek isteyenlere değişik alternatifler sunuyorlar.
Otelin içi de, dışı kadar güzelmiş. Tavanı gökyüzü şeklinde. Gündüz, güzel bir hava da Paris sokaklarında geziyormuşsunuz imajı verilmek istenmiş.
Ünlü Opera Binası ve Zafer Takı, otelin hemen girişinde.. Sonra Fransız restoranları, Fransız evleri, Fransız şarabı satan dükkanlar, Fransa'yı ve Paris'i anımsatacak hediyelik eşyalar satan dükkanlar var.
Aşağıdaki fotoğrafın yorumunu sizlere bırakıyorum. Bu şekliyle yeterince dikkat çekici olmadığını düşünüyor olacak ki, poposunu sürekli kıvırtıyordu hatun! Orada ne mi yazıyor? Söz Google Translate'de :)
Paris'e de getirdim seni diyen kocaya mesaj: Take me to real Paris!

BİZLERİ NASIL BULDUNUZ?

2.4.09

Eğlenmeye devam ediyorum. Ağır, oturaklı şeyler çıkmıyor benden :)


Tanıştırayım hemen.. Sırayla sütlü kahve, süslü, elma kurdu, çilekli, şaşkın baykuş, aşk

~~~
Sırada keçe tokalar var sanırım..
Broş da olabilir..
Ya da bardak altlığı..
Ya da ...