7 TEMMUZ

21.7.15

Kötü bir şey yaşadığımda, birilerine kızdığımda, tartıştığımda vs. uyumak iyi gelir. Uyandığımda o ilk anda ki üzüntü, sinir geçmiş olur. Yaşadığım şeyin aslında o kadar da kötü bir şey olmadığını anlarım.
Son 2 haftadır ise uyanmak içimdeki acıyla her gün yeniden yüzleşmeme neden oluyor. Herkes zaman diyor. Zaman acının hergün şekil değiştirmesini sağlıyor sadece. Bir yere gitmiş, gelecekmiş gibi hissetmek, aslında öyle olmadığıyla günde bilmem kaç sefer karşı karşıya kalmak sadece yaşayanların anlayabileceği hisler.
"Annene babana sen destek olacaksın." cümlesini duymaktan nefret ediyorum. Zaten herkes birbirine karşı iyiymiş numarası yapıyor ve gündüzler geçiyor bir şekilde de, geceler zor...

....

12.7.15

1 hafta oldu.
Gerçek değil gibi. 
Geri gelecek gibi. 

"ESKİ" EVİMİZ

4.7.15

Ankara'ya gelişimiz her yönüyle stresli olmuştu. Artık herşeyi halledip ev bulma aşamasına geldiğimizde bile bir sürü olumsuzlukla karşılaşmıştık ve günler sonra şuan oturduğumuz evi bulmuştuk. Bu ev yaşadığımız stresin, sıkıntının bitişinin habercisi gibiydi. O yüzden çok özeldi. Ayrılmak zorunda olduğumuzu öğrendiğimden beri -ki yaklaşık 5 aydır- boğazımda bir düğüm var gibi. Sebebi taşınmanın, yeni bir düzen kurmanın zorluğu vs. değil... Garip bir anlam yüklemişim ben buraya.
İnsan alıştığı, güzel bulduğu, kendine yakın bulduğu yerlerden ayrılırken sanki vücudunun bir kısmını orada bırakıyormuş gibi üzülür. 
Sabahattin Ali ( 7 Nisan 1935 tarihli mektup - Çok sevgili Aliye’ye)
Üzgünüm... 

Yeni eve de alışacağımızı, orayı da bir yuvaya dönüştüreceğimizi biliyorum. Yine de burada geçen 3 yılın ne kadar güzel ve anlamlı olduğunu not edeyim istedim. Şimdi gözlerimdeki yaşı silip, kolilerin başına geçeyim. 

STRESE BİREBİR

3.7.15

Çarpı işinin tam bir kafa dağıtma faaliyeti olduğunu söylemiştim daha önce. Düşünmek istemediğim bir şeyler olduğunda işleme hızıma yetişmek imkansızlaşıyor. ^^ Karmaşık modellerden ziyade kısa sürede bitecek modeller ise sabırsız kişiliklere göre... Son haftaların mahsülleri bunlar. ♥

HAYALLER

2.7.15

Ev değiştirme arifesinde gönül o kadar çok şey istiyor ki... Bahçe fikirlerini görünce hayaller alemine daldım ben de. Eskiden bahçeli ev gibi isteklerim hiç yoktu, niye olsundu hem. Genciz, lay lay lay geziyoruz, huzur ortamları çok da bize göre değildi. Şimdi ise köşe bucak huzur ortamları arar olduk. Yaşlandığımızdan mı :p, şehir hayatı yorduğunda mı bilmiyorum özellikle hafta sonları sessiz, sakin, yeşil yerler öyle iyi gelmeye başladı ki... Tabii Ankara ve yeşil deyince biraz komik oldu ama biz de elimizdekilerle yetinmeye çalışıyoruz işte. Aslında öyle çok da anlamam ben, hatta hiç anlamam demek daha doğru. Yani isterdim bir şeyler yetiştirebileyim, bakayım, büyüteyim. Bir heves aldığım kaktüsleri bile çürütünce elimi ayağımı çektim bu işlerden. Şimdilerde yeniden heves etmeye başladım; bahçeli bir ev yakın gelecekte görünmediğinden :)
Hayal kurmak güzel tabii ki.. Şöyle üstteki gibi minik bir alan olsaydı evimizin açıldığı; kahve içseydik, kitap okusaydık, yemek yeseydik ya da hiç olmadı aşağıdaki gibi bir apartman dairesi de hiç fena olmazdı.

Kaynak