HAFTA SONU DEDİĞİN NEDİR Kİ?

27.12.10

Sağımız solumuz taş, toprak olunca azıcık su bile mutluluk hormonlarımızın tavan yapmasını sağlıyor :)
Avanos'dan Kızılırmak geçiyor. Eskiden bu kadar güzel değildi.
Son zamanlarda çevre düzenlemesi yapıldı, temizlendi. Kazlar bile var :)
 Erciyes Dağı dışında her yer günlük güneşlikti, yılın son hafta sonunda da.
Havanın soğuması da şehir efsanesi oldu zaten..
Geri kalan zaman da kedi gibi miskinlik yaptım. Annem olunca "ne pişirsem?" derdi yoktu.
Ev her daim düzenliydi. Bu hafta hayatın gerçekleriyle karşı karşıyayım :p
Bu hafta da bitince koca yıl bitmiş oluyor.
Yeni bir yılın gelecek olmasından başka bir dileğim yok bu sene de..
2010 güzeldi. Böyle geçebilir 2011'de :)
*
Küçük bir hatırlatma:
Bugün pasaj.com'da tüm ürünlerde % 30 indirim var {indirim kodu: HOSGELDIN2011}.
Ben alacaklarımı aldım.
Siz de başta benim pasajım olmak üzere!, diğer pasajlara da buyurun ;)

... ELLERİN BİR MARTI

24.12.10

Eskiden, biz daha yeni yetme sevgiliyken herşeyin tarihini tutardım ben.
Günlerden 10 sene önce bugün el ele tutuştuk mesela ♥

TIK

RENK RENK ♥

22.12.10

Azıcık resim yeteneğim olsaydı ne güzel olurdu.
Renk renk boyaları gördüğümde içim gidiyor hep, ama yukarıdakinden daha fazlası gelmiyor elimden :)
 Yine de ana temayı anlatabilmişim değil mi? :p
Meleği ve keçeleri sevmeme rağmen ikisini bir araya neden getirmedim diye düşündüm.
Sonra da harekete geçtim.
coming soon *-*

{Onlar görücüye çıkana kadar kısa bir dönemin takıntısı etamin meleğe bakabilirsiniz ;)}

ELF'LENDİM

16.12.10

Elflerime kavuştum nihayet. Ürünler beklediğimden güzel geldi.
  • Parıltılı göz kalemi çok hoşuma gitti.
  • Hediye far paletinin renkleri çok kullanışlı.
  • Katikül giderici çok pratik ve cidden işe yarıyor. Şuan temiz ve yumuşacık tırnak diplerim ;)
  • Fırça güzele benziyor ama under eye concealer & highlighter hakkında bir fikrim yok henüz.
  • Son olarak ojelerden de memnun kaldım. Dark Red adı üstünde, bildiğimiz koyu kırmızı. Sürümü çok kolay, ikinci katta sonuç veriyor ama çabucak da kuruyor. Smoky Brown'ı ise çok beğendim. Elf ojelerin iyi olduğunu duyuyordum zaten. Daha sonraki alışverişlerde farklı renklerini de almak istiyorum.

BABY, IT'S COLD OUTSIDE

15.12.10

Bakmayın siz şarkıya,
içinizi ısıtacak birşeyler var burada *-*
Bir de artık facebook sayfam var benim

PRENSESİN UYKUSU

11.12.10

Redd'in şarkısı "prensesin uykusu", filmin esin kaynağı diye okumuştum bir yerde. Öyle olunca beklentilerimi yüksek tuttum. Müziklerini de Redd yapmış zaten. Çağan Irmak filmi, Genco Erkal ve Sevinç Erbulak'da oynuyor. Afişinde de keçeden yapılmış bulut ve yağmur damlaları olunca heyecanla bekledim filmi. Vizyona girdikten 1 ay sonra geldi bizim buraya :) Dün akşam soluğu sinemada aldık. Bu arada 3 haftadır cuma günleri vizyona yeni giren Türk filmlerini izliyoruz, istikrarımız alkışı hakediyor. Neyse..

Aziz’in günlüğünden:
Kader değiştirilemez, değiştirilirse kader olmaz diyenler var. Olmasın varsın. Hiçbir şeyin değiştirilmeyeceği bir dünyada yaşamak ne umutsuzca olurdu öyle değil mi? Başına gelmiş kötü bir olay, öyle bir gün gelir ki olması gerektiği için olmuş ve daha iyi bir şeye neden yaratmıştır. Bilemezsin.
*

Müzikleri gerçekten güzeldi. Animasyon geçişleri de öyle.. Kütüphanedeki sahne çok fantastikti mesela. Sonra Aziz ve Neşet'in geçmişlerini animasyonla anlatmışlar. Çok beğendim o sahneleri.
Genco Erkal'ın olduğu sahneler komikti.
Sevinç Erbulak'ı keşke daha sık izleyebilsek. O'nu özlediğimi farkettim.
Çağlar Çorumlu çok sevimliydi. Çok yakışmış rolüne.
Genel olarak sevdim filmi ama daha iyisini bekliyordum ben. Çok etkilenmedim açıkçası. Bunda eşimin iki de bir saate bakmasının da etkisi yok değil. Kız kıza gidilmesini tavsiye edebilirim sanırım ;)

ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ

10.12.10

Dönem başında bir arkadaşımın ve O'nun bir yakınının yönlendirmesiyle Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne okulumuzun yeni açılan kütüphanesi için kitap isteğimizi belirten bir mektup yazdım. Okul müdürümüz de onayladı. Yaklaşık 3 ay geçtiği için aklımızdan tamamen çıkmıştı.
Dün sabah okula geldiğimizde tam 94 koli kitapla karşılaştık. Sanırım dün biz okuldan çıktıktan sonra gelmiş. Koliler dergi, roman, ders kitabı, ansiklopedi şeklinde gruplara ayrılmış. Ufak bir şaşkınlık anından sonra aklımıza geldi. Mutlaka gönderirler diyordum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Özellikle romanlarda aklım kaldı. Öğrencilerin okumasını istedikleriminin dışında, benim de okumak istediğim bir sürü roman var.
Dernek hakkında söylenenleri, basında çıkan olumsuz haberleri anlamak güç. Bu insanların işi sadece eğitim.. Hiç bir çıkarları yok. Arkasına sığındıkları hiç bir durum yok. Türkan Saylan başta olmak üzere, baştan aşağı tüm çalışanlarına minnet duyulması gerekirken, Türkan Saylan'ın hayatını anlatan bir tv dizisinin izlenmemesi yönünde propaganda yapanlar hangi zihniyetin ürünü çok merak ediyorum. Verecekleri eğitim bursu haberleri okula geldiğinde öğrencilere, "onlar sizi ileride kullanacak, sakın başvurmayın" diye baskı yapan öğretmenler tanıdım ben önceki okulumda.. Tıpkı bu bursla okumuş arkadaşlarımı tanıdığım gibi..
Her neyse.. Bir fırsat doğdu, yazdım ben de düşüncelerimi..
Bu sayede bir kez daha kendi adıma ve okulum adına teşekkür ediyorum ÇYDD'ne..

NEZLE DEDİĞİN NEDİR Kİ?

7.12.10

Özellikle hafta sonu kahvaltılarının..
Haftaiçi de hafta sonu kahvaltısı yapılırsa aynı tadı vermez bence!
Sonra hava olmaması gerektiği kadar güzelse hala,
yapraklar bile hışırtısını daha kaybetmemişken üstelik..
Yürümek güzel olmaz mı?
 Ve aslında tüm bunları kapıdaki hastalığı görmezden gelmek için yapıyor olmanın
kime ne zararı olabilir ki? ;)
C vitamini takviyesi, biraz uyku, ertesi gün evde oturup bitki çayları depolama derken;
bitti gitti işte, bu kez tam gelmeden hem de!!
Salı da oldu bile..
Pazartesi geçtiğine göre devamı daha çabuk geçer zaten ^..^
~TIK~

AV MEVSİMİ

4.12.10

Eski Türk filmlerini bile izlemeye devam eden 'ben' için Şener Şen, Çetin Tekindor'u beraber izlemek elbette kaçırılmayacak  bir fırsattı. Cem Yılmaz, Okan Yalabık'da tuz biber oldu üstüne.. 
Polisiye gibi başlayıp, aslında polisiye olmayan bir filmdi. Tür olarak 'dram' demek daha doğru sanırım.
İzleyecek olanları düşünerek şimdi yazamayacağım bir sahneden sonra sonunu tahmin ettim ben ama uzun olmasına rağmen devamını da sıkılmadan izledim. O yüzden sürpriz son beklemek hayal kırıklığı olur.
Bir filmin duygu sömürüsü olmadan da istenen etkiyi yaratabileceği çok iyi gösterilmiş.
Cem Yılmaz ve rolü gereksiz gibi görünen ama öyle olmayan Okan Yalabık renk katmış filme.
Müzikler baştan sona harikaydı. En sevdiğim ve eğlendiğim sahne Cem Yılmaz'ın elinde rakı kadehiyle, Karadeniz türküsü söylediği sahneydi. {Kazım Koyuncu'nun sesinden hayde}
Sonuç olarak benim beklentilerimi karşılayan bir filmdi. Bu benim beklentilerimi düşük tutmamdan mı kaynaklanıyor yoksa filmden mi, izleyip karar verirsiniz ;)

ATEŞBÖCEĞİ YOLU | KRISTIN HANNAH

1.12.10

1 Aralık
kar yok, hava inadına aydınlık, güzel..
Bir banka oturup kitap okunacak kadar hem de..
Yanında sıcak içecek de varsa, daha ne olsun?
{Üşündüğünden değil, tamamen keyiften}
İsteklerimiz,
hayallerimiz,
gerçekleştirdiklerimiz,
vazgeçtiklerimiz,
ertelediklerimiz..
*
Çok farklı bir hikaye değil ama nerede duysanız, görseniz, okusanız etkilenebileceğiniz türden..
Kalın olması korkutmasın ve okuyun!
Sonra varsa dostlarınız sıkı sıkı sarılın..

THE BODY SHOP YOSUN SERİSİ

29.11.10

Birçok kez cildimin problemli olduğunu yazmıştım. Bir dönem antibiyotik ve tıbbi losyonlar bile kullandım ama hiçbir zaman tamamen bir iyileşme olmadı. Eskisi kadar sivilce çkmıyor belki ama ton farklılıkları, kırmızılıklar geçmiyor. Ben de eskisi kadar uğraşmıyorum, onlarla barışık yaşamaya alıştım artık. Kırmızılıklar için kullanmaya başladığım Clinique Even Better Clinical Dark Spot Corrector henüz bitmedi, bittiğinde farklılıkları yazacağım.

Bir süredir cilt bakım ürünlerinden uzak duruyordum ama yeterince temizlenmediğini hissettiğim için ve de özellikle göz altlarımdaki şişlik ve koyu renkli halkalar birşeylere başlamam gerektiği sinyalini veriyordu. Makyaj Çantam'ın yazısından sonra The Body Shop karar kıldım. 2 al 1 öde kampanyasının da etkisi var tabii ki ;)
{Online satışı olan bir firma değil ancak telefonla siparişte çok yardımcı oldular. Kampanyadan dolayı Ankara'daki mağazalarda istediğim ürünlerden bazıları kalmamıştı. Kanyon TBS'u aradım, istediğim ürünleri söyledim. Verdikleri hesap numarasına havale ettim ücreti ve ürünler ertesi gün elimdeydi. Kargo ücreti de gerçekten çok makul.}
The Body Shop Seaweed Clarifying Gel {Yosun Arıncıdırıcı Yüz Yıkama Jeli}
The Body Shop Seaweed Toner {Yosun Arındırıcı Tonik}
The Body Shop Seaweed Pore Perfector {Yosun Gözenek Sıkılaştırıcı Jel}
The Body Shop Seaweed Mattifying Day Cream {Yosun Matlaştırıcı Gündüz Kremi}
The Body Shop Vitamin E Eye Cream {Vitamin E Göz Kremi}

5 gün yeterli bir süre değil ama hassas bir cildim olduğu için 1-2 kullanışta bile sivilce yapabiliyor bazı ürünler. O açıdan sorun yaşamadım. Yosun serisi ferahlatıcı bir his bırakıyor ciltte. Çay ağacı serisinin kokusunu hiç sevmemiştim. Cildim çok yağlı olduğu için nemlendiriciye gerek duymuyorum. Sadece havalar soğuduğunda yüzümün bazı yerleri kuruyor. O yüzden matlaştırıcı nemlendiriciyi aldım ama çok fazla kullanmıyorum. Göz kreminden ise umutluyum . Tutulan bir ürünmüş, fiyatı da piyasadaki diğer ürünlere göre uygun. Umarım olumlu sonuçları yazarım ileride.

ESSIE MATERIAL GIRL & GOOD TO GO

28.11.10

 Limango'dan aldığım Essie ojelerim geleli çok oldu ama kullanamamıştım bir türlü.
Her ikisinin rengi de beklediğim gibi geldi. Şişedeki rengi tamamen yansıtıyorlar.
Big Spender'ı deneme amaçlı sürüp, sildim. Sürümü o kadar kolay ki.. İlk fırsatta onu da tantırım.
Material Girl tam bi bordo. Yalnız tek katta sonuç vermiyor. 2 kat sürdüm ben.
O yüzden biraz zorlandım. Manikür sonrası sürdürmeyi düşünüyorum,
tek başıma sürmek uğraştırır beni. 
Ayrıca üzerinde de good to go var.
Çok yoğun 2 kat ojeyi sn.de kuruttu ve tam not aldı benden :)

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ ♥

26.11.10

26.11.2000
"Korkunç Bir Film" ilk gösterimde
Niye bu film mi seçtiler, tam bi muamma..
İki lise son sınıf öğrencisi; öss, dersler, dershane bunalmışlar biraz.
Hem akılları da beş karış havada, hem "hayat zor" demeye yeni yeni başlamışlar gibi..
Karşılıklı itiaflara başlıyorlar.
Daha önceden bişeyler var zaten ama su yüzüne yeni çıkıyor.
Sonrasında dünyanın en iyi romantik filmini izliyorlar gibi mutluluk, heyecan ve duygusallık halleri..
O gün onlar için sonraki hayatlarının bir başlangıcı oluyor..
Yıllar geçerken, zor zamanlar da oluyor; neşeli, şen, huzurlu, çok mutlu oldukları da..
Hayatlarındaki her anı beraber karşılıyorlar.
Uzunca bir dönem ayrılıklar, kilometreler ve kavuşmalar şeklinde geçiyor.
Dayanacak güçleri kalmadığında hep bir arada olmak için kolları sıvıyorlar ve evleniyorlar.
İlk danslarını bu şarkıda yapıyorlar.
Sonrası mutluluk..
Bugünse "10 yıl nasıl da çabucak geçmiş" deme günleri ;)

24 KASIM

24.11.10

bazen heyecan,
bazen özlem duyduğum,
bazen umutsuz,
bazen kararsız olduğum;
ama
şartlar ne olursa olsun
her zaman sevdiğim/seveceğim bir mesleğim var
iyi ki var
!

İŞTE GELDİM, BURADAYIM!

22.11.10

Bugün yukarıdaki çizimi yaşamayan kaç kişi var merak ediyorum? *_*

Dün akşam geldik, hiç oturmadan bavul açıp, yerleştirme işine giriştim.
Yıkanmayı bekleyen çamaşırları yıkamadım; sırf ütüyü gecikirmek için.

1150 km yapmışız toplamda. Hepsini ben yapmışım gibi pestilim çıkmış.
Tatil demek, yorulma demek, bir kez daha anlamış olduk.

Hiç sütlü tatlı yemedim. Kaymaklı ekmek kadayıfı ve baklava yediğim en hafif yiyeceklerdi.
Gerisini siz düşünün. Zaten eve girer girmez tartıldım. 1,5 kilo yanıma kar kaldı.
Diyetisyen yolları gözüküyor artık. Benim halledebileceğim bişey olmaktan çoktan çıktı.
Kendi kendime dur diyemiyorsam, ipin ucu kaçmadan yardım almak en doğrusu!
(sosyal mesaj sadece kendime)

Bayramda karşılaştığım, bana göre en komik şey memleketimde lokum kuyruğunun olmasıydı.
Şehirlere özel yiyecekler, her zaman mı kapı kapış gidiyor tatillerde?
Arkadaşlarım için 2 gün uğraştı babam ve sonunda başarıp aldı.

Annemlerle, yakınlarımla olmak yine mutlu etti. Yine hep beraber olabilsek diye geçirdim içimden.
Ayrılırken yine ağladım. Bu hep böyle devam edecek artık, anladım.
Büyümekle/büyüyememekle ilgisi yok.

Annem bir sürü yiyecek hazırladı yine burası için.. Hazır yemeyelim diye köfte bile yaptı.
Onları bir öğünde yiyebileceğimiz kadar ayırdı, yerleştirdi.
Hatta son gün ayrı yemek bile yaptı, bugün yiyelim diye..
Anne olmak, anne gibi düşünmek apayrı bir şey.. İyi ki var ♥

Yoruldum, evimi de özledim ama yeni bekleyişim yarı yıl tatili..
 2 ay geç hadi çabucak!

BAZI PAZARTESİLER GÜZELDİR ♥

8.11.10

Bugün dersim yok. Hafta içi evde olmak, hafta sonu evde olmaktan daha farklı ve daha güzel.
Herkesin işte olduğunu bilmek gibi sadist bir düşünceden dolayı böyle hissediyor olabilirim :p
Hava güneşli, ben mutluyum, bir de ayaklarıma baktıkça gülesim geliyor.
Çok şapşal görünüyorlar değil mi?
1 kitap, 1 film, 1 bardak kahve, 1 dilim kek, sırt ağrısına bire bir sıcak su torbası..
Bekleyen işleri de akşama postaladım.
Zor hayat, gerçekten çok zor ^_^
Şu gördüğünüz, yarısı çoktan bitmiş kek Püstüklü Mama'nın uyduruk keki.
Sadece ismi uyduruk desek daha doğru aslında.
Nefis bir şey oldu. Detaylı bilgi burada gizli!
Peki bu film afişine dikkat ettiniz mi?
Uzağı görememe rağmen, cumartesi günü tam bir algıda seçicilik durumu yaşadım. 
Bulut keçe ve renkli yağmur damlaları çok sevimli..
Çağan Irmak, Genco Erkal, Sevinç Erbulak şöyle dursun sırf afiş için bile giderim ben bu filme!

MİM | ACILARA YENİLMEYEN GÜLÜMSEYİŞLER - ATİLLA KESKİN

7.11.10

Sevgili Aslı'nın mimi benim için hem eğlenceli,
hem de fazladan bir kitap yorumu yazmamı sağladığı için yararlı oldu.
Teşekkür ediyorum o yüzden ;)

Mim konusu şöyle:
"Kitaplığınızın karşına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız ya da hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de 3 arkadaşınıza cevaplaması için gönderin."

Kitaplığımın karşısına geçtim. Gözlerimi kapattım ve kitaplardan birini seçtim.


Bir anı kitabı, yazarın kendi kaleminden yaşam öyküsü.
Üniversite 2. sınıftaydım. Babam Afyon'da bulamamış, almamı istemişti. Ona göndermeden önce bir günde, yatağımdan çıkmadan okumuştum yurtta..
Kitap arka kapağı Nihat Behram'ın kaleminden;
Atilla Keskin, '68'li dönem'de, Deniz'ler, Hüseyin'ler, Yusuf'lar, Sinanlar'la aynı ideali paylaşıp yeryüzü biraz daha aydınlık olsun diye yüreğinde kıvılcımlarla yola çıktığında, Ortadoğu Teknik Üniversitesi son sınıf öğrencisiydi. Fedâkarlık, inandığı yolda yürürken tehlikeyi hesap etmemek, ideal ve kader ortaklığı, o kuşağın en belirgin özellikleriydi. O günlerde en önde yürüyenler ya öldürüldüler ya da hemen yanıbaşlarında bir arkadaş canında soludular ölümü. Denizler'in idam hükümlerinin okunduğu salonda, haklarında idam hükmü verilen on sekiz gençten biri de Atilla Keskin'di. En delikanlı yıllarını darağacının gölgesinde dört duvar arasında, ömrünün yirmi yılını da sürgünde gurbet elde geçirdi. Onun anılarında kuşağının kavga günleri, kavga arkadaşlarının insani derinliğiyle iz bırakmış duyguları ışıldıyor. Gülümseyişlerinde acılar, acılarında gülümseyişler gizli. Sesi, yaşamın içinden gelen insanın sesi: eğilip bükülmemiş, sade, gerçek, içtenlikli... Ve zaten sivil tarih de ipuçlarını böylesi kaynaklardan toplamıyor mu?
55. sayfaya gelelim şimdi:

...
Pankart yazacak zaman yok. Mimarlarda karton, boya, kalem yeterince var. Bazı arkadaşlar koltuklarının altına kartonlar, çantalarına boya malzemelerini yerleştirerek otobüslere koştuyoruz. Bir sakin köşe bulup pankartları şehirde yazacağız.
68 kuşağını merak edenlerin, hiç sıkılmadan okuyacakları bir kitap; böylelikle tavsiye edeyim ben de..
sırayı size bırakıyorum!

NEW YORK'DA BEŞ MİNARE

6.11.10

New York'da Beş Minare, uzun zaman önce başlayan reklamı ve fragmanları ile merak ettiğim bir filmdi. Mahsun Kırmızıgül fobimi önceki filmlerinde yenmiştim zaten. Yani izlemem için tek engel, yaşadığımız şehre geç gelecek olmasını düşünmemdi ki şaşırtıcı bir durum oldu ve vizyona girdiği ilk gün burada da gösterimdeydi. Biz de fırsat bu fırsat deyip, dün akşam izledik. Türkçe dublaj olması dışında bana göre güzeldi. İngilizce konuşulan tüm sahneler alt yazı olsaydı daha iyi olurdu ki bu sahneler cidden çoktu. Kurgu olarak çok farklı bir film değildi. Sonunu tahmin ediyorsunuz izlerken ama aksiyon sahneleri gayet iyiydi. Sıkılmadan geçiyor 2 saat. Sabah çok fazla olumsuz eleştiri izledim ve okudum. Bence haksızlık olmuş biraz. Tamam, Amerikan filmelerinin bilindik sahneleri kullanılmış bazı yerlerde, komik replikler var, senaryoda tam bir bütünlük yok ama yine de pek çok filmle kıyaslayınca gayet güzeldi. Bir de Türk filmlerine karşı oluşan önyargının ve küçümsemenin çok saçma olduğunu düşünüyorum. Unutmadan, Haluk Bilginer her zamanki gibi harika bir oyunculuk çıkarmış. Sırf O'nun için bile izlenir bu film. Konuya hiç değinmedim, izlemenizi tavsiye ediyorum.

ÜRGÜP & GÖREME & AVANOS TURU

1.11.10

İnsanlar turlarla akın akın gelirken, bizim dibimizdeki yerlere gitmememiz olmaz diye bayram tatilini değerlendirdik. Zilyon kez görmüş olsak bile eğlenceli oluyor kısa geziler.
Bol bol fotoğraf çektim ben de..
Peri bacasının içine oyulmuş bir kafenin penceresi..
Göreme Vadisi'ni izlemek için biri sürü panoramadan biri olan "O Ağacın Altı"
Her gittiğimizde ya da önünden geçtiğimizde mırıldandığım şarkı tabii ki bu :))

Fotoğraftaki deve figürü gibi bir sürü hayvan figürlü peri bacasının olduğu Hayal (Devrent)Vadisi.
Gittiğimizde yağmur başladı, o yüzden çok kalamadık bu kez ama;
şurada, şurada ve şurada değişik figürleri görebilirsiniz.
Tıpkı bulutları bir şeylere benzetmek gibi eğlenceli oluyor.
"Kör de bilir Avanos'un yolunu, çanak çömlek kırığından bellidir."
demiş Aşık Seyrani yıllar yıllar önce..
Bir değişiklik yok Avanos'da, çömlekçiler hala var, bir sürü de çömlek atölyesi..
ve ben bu derya içinde güveç için çömlek alamadım;
çünkü eve gelince aklıma geldi her zaman ki gibi :p
 
 
Son olarak da Turasan Şarap Fabrikası'na gittik.
Satış mağazasını gezip, alışveriş yaptık.
Şarap tutacakları çok sevimli değil mi?
Şimdi çalışma zamanı maalesef
İyi haftalar herkese..

YAŞASIN CUMHURİYET, EN GÜZEL ŞEY HÜRRİYET

29.10.10

Yaşasın Cumhuriyet
En güzel şey Hürriyet
Nice zahmet nice emek verdi sana bu millet

kulaklarımda minicik ana sınıfı öğrencisinin,
kendinden beklenmeyecek bir sesle okuduğu bu şiir var bugün..
 
Buz gibi havaya aldırış etmeyen ve bayraklarını ellerinden düşürmeyen, marşlara eşlik eden
öğrencilerimizin içlerindeki Vatan sevgisi, Atatürk sevgisi hiç bitmez umarım..
*
Özgürlük gibisi var mı?

KİTAPLARINIZI NERELERDEN ALIYORSUNUZ?

26.10.10

Bana gelen yorum ve maillerde kitaplarımı nerelerden almayı tercih ettiğim soruluyordu. Yaşadığım şehirde Migros, Kipa, Beğendik gibi marketlerin kitap reyonları dışında kitapçı yok ki oralarda da genelde aradığım kitabı bulamıyorum. Kırtasiyelerde genellikle klasikler ve çocuk kitapları satılıyor. O yüzden kitap alışverişlerimi mecburen internetten yapıyorum ama buraya yerleşmeden önce de genellikle tercihim online satın almak oluyordu. Çünkü almak istediğim kitabı araştırıyorum, çok etkilenmemeye çalışarak okuyucu yorumlarına bakıyorum ve de çoğunlukla birden fazla kitabı tek seferde alıyorum. Ayrıca internet fiyatı ile mağaza fiyatı arasında 5-8 lira arası bir fark oluyor ve de bu hiç de azımsanmayacak bir rakam bana göre. Kitapçıda fazladan vereceğim paraya bir kitap daha alıyorum böylece. Önceleri kargo ücretleri fazla oluyordu; artık 3-4 liradan fazla tutmuyor ya da -çoğunlukla- kargo ücretsiz oluyor.

* D&R'da 50 lira üzerine kargo ücretsiz; 50 lira altına da kargo ücreti 3,5 lira,
* kitapyurdu.com kargo ücreti 3,5 lira (kargo ödeyen kitaplardan birini seçerseniz, alacağınız diğer kitaplar için de kargo ücreti ödemiyorsunuz.)
* hepsiburada.com'da pek çok kitapta kargo ücretsiz ve hemen teslim fırsatı var. Kargo ücretli olduğunda ise standart ücret 3,5 lira.
* idefix.com'da 150 lira üzerine kargo ücretsiz; 150 lira altına kargo ücreti 5.5 lira.
* Pandora'da 75 lira üzerine kargo ücretsiz.

D&R, kitapyurdu.com ve hepsiburada.com benim en çok tercih ettiklerim. Fiyat olarak aralarında 1-2 lira fark olabiliyor. Tedarik süresinde ise en avantajlı olan hepsiburada.com. Son çıkan kitaplarda genellikle hemen teslim fırsatı oluyor. Ayrıca birden fazla kitap aldığınızda tedarik ettikleri kitabı, tedarik edemediklerini beklemeden gönderiyorlar. Bunun için ayrıca kargo ücreti ya da ek ücret ödemiyorsunuz. Tıpkı amazon.com'da ki sistem gibi. Ben en çok bu özelliğini seviyorum ve bu kitap dışındaki diğer ürünler için de geçerli.
Gelelim kitapçılara..

İmge ve Dost'tan alışveriş yapmak da büyük keyif benim için ya da D&R ve Remzi Kitabevi'nden.. Alacağım kitap yerine; orada kapak resmini, ilk sayfasını ya da arka kapakta yazanları beğendiğim herhangi bir kitabı almayı; kitap almayacak olsam bile gezmeyi, incelemeyi, bir sürü kitabı bir arada görmeyi seviyorum.

Keşke daha geniş, daha ferah olabilseler.. Mesela Barnes&Noble'lar gibi. Yerlerde minderler olsa, insanlar içeceklerini içebilse, istedikleri kadar kitapları karıştırsalar, çalışanlar dövecek gibi bakmasa..

Sonuç olarak internetten satın almanın da, kitapçıların da avantajları ve dezavantajları var. Her ne şekilde olursa olsun kitap okumak ise paha biçilemez!
Herkese iyi okumalar ;)

HANGİ OJE YAKIŞMAZ Kİ BANA?

25.10.10

Fotoğrafın aşağıdaki yazıyla çok yakın alakası olmamakla beraber konudan da sapılmamıştır :p
Pastel gece mavisi 23 ve Pastel yeşil 24 ile Sally Hansen Cardinal;
F21 yüzüğüm ile pazar eğlencesi oldular bana

*
Konumuza dönecek olursak;
Renk seçimlerinde, temel kategorilerin dışında dikkat edilmesi gerekenler varmış. Konumuz oje ama biraz sonra okuyacağınız teoriler kıyafetler ve makyaj için de geçerli elbette. Şöyle ki,

Sıcak/Serin: Bu ten renginden çok tona bağlı. Eğer tende sarı tonlar hakimse sıcak, pembe tonlar hakimse serin deniliyor. Eğer hangi tonda olduğunuz konusunda emin değilseniz size bir kaç ipucu:
Size krem renginden çok beyaz yakışıyorsa, bileğinizin içindeki damarlar yeşil değil mavi gözüküyorsa ve sizde altın yerine gümüş daha iyi duruyorsa serin tonlusunuz. Tam tersine, beyazdan çok krem daha güzel duruyorsa, damarlarınız yeşil gözüküyor ve altın gümüşten daha çok yakışıyorsa sıcak tonlusunuz. Eğer hala karar veremediyseniz nötr olabilirsiniz, yani ne sıcak ne de serin.

Sıcak tonlular sarı, kahverengi, turuncu, somon rengi, yeşil gibi sıcak renklerde daha güzel gözüküyor. Serin tonlular ise mor, mavi, pembe, gri, siyah, beyaz gibi serin renklerde daha iyi gözüküyor. Tabi bir çok rengin sıcak ve serin farklı tonları olabileceğini unutmayın. Mesela maviye çalan mor rengi serin tonlulara yakışırken kırmızıya çalanı sıcak tonlulara daha çok yakışıyor.

Parlak/Yumuşak: Ten renginizden ve tonunuzdan bağımsız olarak, eğer cildinizde kahverengi ve gri tonlar varsa yumuşak, yoksa parlak renklisiniz. Yumuşak tonlu insanlar parlak ve gözalıcı renkleri çok iyi taşıyamıyor; parlak tonlu insanlar ise yumuşak renklerle hasta ya da yorgun gözükebiliyor. Yumuşak renklere örnek olarak zeytin yeşili, yanık turuncu, bordo, kirli mavi ve tüm kahve tonları verilebilir. Parlak renkler ise çingene pembesi, kobalt mavisi, turkuaz, kan kırmızısı gibi olanlar.

Alçak/Yüksek Tezatlık: Eğer ten rengimiz ile saç ve gözlerimizin rengi arasında çok fazla fark varsa yüksek tezatlı oluyormuşuz. Tam tersine, beyaz tenli, sarışın ve renkli gözlü insanlar ile esmer, koyu renk gözlü ve saçlı insanlar da alçak tezatlı oluyorlar. Yüksek tezatlı kadınlar en çok iddialı ve koyu renkler ve desenlerde daha iyi duruyormuş; alçak tezatlı kadınlar ise içinde aşırı renk farkı olmayan desenlerde.
*
Tüm bunları göz alınca ben; sıcak ve yumuşak tonlu, alçak tezatlı bir insanım!
Bunca zamandır moru çok sevmeme rağmen kendime yakıştıramamamın ya da kahverengi ve
yeşilin tonlarından vazgeçemememin bilimsel bir açıklaması varmış.
Oje de aynı şekilde; mesela nar çiçeği boşuna favorim değilmiş ;)

CLINIQUE EVEN BETTER CLINICAL DARK SPOT CORRECTOR

18.10.10

Clinique_TR'nin twitter üzerinden yaptığı yarışmada kazandığım ürünü bugün ulaştı elime. Çok merak ettiğim bir üründü "even better clinical dark spot corrector" Çünkü cildimde akneden kalan kızarıklıklar var. Bir de son zamanlarda dikkatli bakılınca görünen, kahverengi lekeler var dudağımın kenarında. Bugün başlıyorum kullanmaya, sonucunu da yazarım ilerleyen zamanlarda.
Even Better Clinical Dark Spot Corrector koyu lekeleri, yaşlılık lekelerini ve yaşlılık sonucu oluşan renk farklılıklarını, güneşin cildimize yıllar boyu verdiği zararları, çevresel zararları ve akne lekelerinin izlerini gözle görülür şekilde azaltır ve daha sağlıklı, pürüzsüz bir görünüm sağlar. Klinik testler, Even Better Clinical Dark Spot Corrector’ın sektörde altın standartı temsil eden reçeteli içerikle karşılaştırıldığında 4, 8 ve 12 haftada, cilt rengini eşitlemede bu içerik kadar etkili olduğu ispatlanmıştır. Hatta 12 hafta sonunda cilt renginde %53 düzelme sağladığı kanıtlanmıştır.
Clinique Türkiye'ye ve ürünü kazanmamı sağlayan İnci'ye çok teşekkür ediyorum!
İşte bu da twitter sayfam, beklerim ;)

YOLCU

15.10.10

İki de bir saate bakma günü bugün..
Çünkü
biz
akşam 
annemlere
gidiyoruz!